21 Temmuz 2011 Perşembe



Bu söylemeyi hep severim, 'yazmayı seviyorum.' Bazen gerçekten iyi yazdığımı düşünüyorum bazende mal gibi olduğunu. Belli değil benim düşüncelerim zaten. Bi anım bi anımı tutmaz. Bazen bu konu üzerinde çok düşünüyorum. Deli miyim? Yoksa aptal mı falan diye..

çok çabuk kararımı değiştiririm, mesela bir şeye yazmaya başlarken konuyu hemen başka bir şeye bağlarım. elimden gelen bir şey değil. aklımda bir sürü şey var. anlatacağım çok çok şeyim vardır.

bunu karakterlerime de yansıtırım. Böyle bi anda mutlu bi anda hüzünlü olurlar falan.

Gerçekten nasıl bişeyim bilmiyorum. ASLJGHAJFKDJH

20 Temmuz 2011 Çarşamba

Pekala bunu okuyacağını biliyorum.

İç dökme seanslarımızdan birine hoşgeldiniz. Ah, her neyse. Direk konuya girmem gerektiğini biliyorum.

Sana anlatmak istiyorum herşeyi, içimden geçen, hep varolan her şeyi anlatmak istiyorum. Ama neyi, nerde, ne zaman konuşacağımı bilemiyorum. Seni seviyorum, seni her şeyden çok seviyorum. Şapşal biriyim, bunu da biliyorum. Ama hatalarımı, özellikle geçmişte yaptıklarımı çok yüzüme vuruyorsun (bu çok canımı yakıyor) ve ben elimdekini çok kolay kaybeden biriyim.

Evet, zayıfım.

İçimi dökebileceğim tek insansın, sırtımı yaslayabileceğim, gözüm kapalı her yere gidebileceğim tek insan sensin.

Değiştiğim konusunda en ufak bir fikrim yok. Belki biraz. Bunu sana yansıtmaktan nefret ediyorum. Ailemle, okulla ne bileyim boktan hayatımın içine seni karıştırmak istemiyorum. Sen iyi birisin, o yüzden -belki çok aptaca gelecek ama- aptal ergen sorunlarımla seni boğmak istemiyorum.

Çok iyisin, mükemmel birisin. Ve ben seni her şeyinle seven biriyim.

Beni çekmekle bana büyük bir iyilik yapıyorsun zaten, lütfen beni kafana takma. Ben arada mallaşan delinin tekiyim. Yani sanırım, her neyse. Sen iyisin, ben de iyiyim. Ve sana karşı hep dürüstüm. Yemin ederim.

Sana asla yalan söylemem. Sanırım söyleyeceklerim bu kadar.

-Pilavdan Pudinge.

İnsanlar o kadar kolay vazgeçiyor ki birbirinden;

Tamam birbirinden değil.BENDEN.
Çok içten yazıyorum bunu. Tam değer vermeye başlıyorum eğlenmeye başlıyoruz direk sevgili olayına çarpıtmayın geneli böyle.
Öyle saçma şeylerden dolayı aramız bozuluyor ki ben kindar birisi de değilim trip te atmam.Ama nedense bana trip atan atana. Ulen bir şey yaptığımda yok.Genel de başkaları tarafından üzülüyorlar bana patlıyorlar oysa her seferinde ben yanların da olmaya çalışıyorum cogul konusuyorum ama konustugum o kadar az insan var ki aslın da ama böyle giderse tek kalıcağım ve bu böyle devam edicek.
Hatam varsa da öküz değilim özür dilerim.
Ama her vazgeçiş onlara olan güvenimi azaltıyor.Bu durum beni üzüyor.

Evet bu sana B. İsmini hala tam olarak yazamıyorum. Utangaçlık mı? Aşk belirtileri mi? her neyse, oyuncağın değilim, karar ver artık. Benimde sorunlarım var. Değer verdiğim, ilgilenmem gereken iyi bir insan var zaten.

18 Temmuz 2011 Pazartesi



Ne var, biliyor musun? Sen ve senin planların... Hepsi mükemmel, hepsi kusursuz, değil mi? Senin gibi.

Herkesin sana benzemesini istersin. Karşına geçtiğinde boynu bükük duran insanlara hiç acımadan en soğuk yanını gösterirsin. Seni seven herkesten nefret edersin. Benden de ettiğin gibi...

Oysa ben seni hep şevkatli biri olarak görmüştüm. Öylesin de, fakat aynı zamanda bir şeytansın da.


 ama seni seviyordum da, saçlarını, o güzel kıvırcık saçlarının arasına ellerini geçirip seni kendime çekmeyi seviyordum. Hayatıma giren en iyi erkektin sen. Ama sen piç olmayı daha çok sevdin sanırım. Başkalarıyla fanteziler kurmak daha çok hoşuna gitti. Şeytan, orospu çocuğu.


Anlık sinirle yazılmış bi boktur, aldırmayınız.
 
 
16 yaşındayım.
Bazen özentiyim.
Bazen orjinalim.
Bazen iyimserim.
Bazen kötümserim.
Çoğunlukla gerçekçiyim.
Bazen mutluyum.
Bazen mutsuzum.
Çoğunlukla nötrüm.
Bazen cana yakınım.
Bazen asosyalim.
Ama çoğunlukla normalim.
Kısacası arada kalmış biriyim.
Mutlu olmak istiyorum. Bazen oluyorum da.

Bir filmdi, hayır hayır, kısa film.

bir film, yazı. kelime dizini. her neyse.

Onu izlediğimde içim karardı. gerçek kimliğimi bulmaya çalıştığımı hatırladım. Kim olduğumu birden yine unuttum. Biliyordum, kim olduğumu biliyordum fakat, sonra. Bir anda unutuverdim. Amacımın ne olduğunu, ne sevdiğimi, ne sevmediğimi, neyden nefret ettiğimi, neyin fanı olduğumu... unuttum.

Kafamda tavırlarımı oturtmuştum. Nasıl bir insan olabileceğimi biliyordum. Her 3 dakikada bir burnumu kaşırdım. Konuşurken sıkılırsam ellerimi saçlarıma geçirirdim. Kahkullerimi sürekli geriye doğru tarardım ve güneşi hiç sevmezdim. Evet, bunlar benim sürekli yaptığım işlerdi.

Yemek seçerdim, otçuldum. Et yemezdim, daha sonra onu izledim ve kafam karıştı. Ve kim olduğumu unuttum. Evet unuttum. Vesi yok. Kim olduğumu baştan bulmak zorundayım.

Ne severim artık bilmiyorum. Neyden nefret ederim, bekletilmeyi sever miyim? Okulu sever miyim? Arkadaşlarımla aram nasıl? bir arkadaşı mı yoksa grup zihniyetini mi severim? nasıl giyinirim? ne yerim?

Unuttum.

Şizofren birinin hikayesiydi, bir filmdi. Evet, bir filmdi. Hayır, kısa bir filmdi. Güzeldi, karışıktı. Şizofrenikti. O gitti diyordu. Sürekli o gitti. Daha sonra hastalıktan bahsetti ve ... yine o gitti demeye devam etti.

Erkek arkadaşından bahsediyordu ve sesler duyduuğunu. Bu yüzden geceleri uyuyamadığnı. Güzel bir kadındı, dertleri vardı ama güzeldi. İyi bir insan olduğunu söyleyip duruyordu.

O gitti. Hasta insanlar var, beyaz duvar örüldü. Artık kimse hastalanmayacak. Virüs.

Hatırladığım tek şey bunlar. Yine kim olduğumu bulmam gerek. O kadın gibi mi olacağım yoksa? Bi şizofren? Karanlıktan eskisi kadar korkacak mıyım? Bilemiyorum, ama sanırım artık ben de uyuyamıyorum.

1 Temmuz 2011 Cuma

öylesine bir yazı, hey okuma.

bu aralar fazla yazacağım bir şey çıkmıyor. çünkü yazmaya vakit ayıracağıma biricik pudingimle konuşmayı yeğlerim. fakaaat şuan saat gecenin bilmem kaçı ve ben bilgisayarımı ele geçirmiş durumdayım. tabi yarın giremem ama olsun. geceler ne için var?

her neyse, o yok ve ben sıkıldım. sanırıım uyumalıyım. evet, evet. senin dediğin gibi puding, biraz uyku iyi gelebiliir. <3